ahiret
Dini Bilgiler

Ahiret Ne Demektir, Tüm Boyutlarıyla Ebedi Alem

Ahiret kelimesi hangi dilden gelmektedir ve sözlük anlamı nedir?

Ahiret kelimesi Arapça olup ilk hali “ahir” sözcüğüdür. Bu sözcük “son, sonra” gibi anlamlara gelmektedir. Ahiret kavramı ise “ölümden sonraki yaşam” demektir.

Zaten İslam insanlar için zamanı ilk yaşam (dünya) ve sonsuz yaşam (ahiret) olarak ikiye ayırmıştır.

Zamanın bu şekilde belirlenmesi sadece insanlar içindir. Yüce Allah için zaman kavramını bu şekilde taksim etmek doğru değildir. Zira Allah ezeli ve ebedi olan tek varlıktır. Alemlerin Rabbini zaman ve mekan gibi sınırlayıcı ifadelerle tarif etmek doğru değildir.

Ahiret için neden “gayb alemi” ifadesi kullanılmaktadır?

İslam’da kıyamette olacakları ancak Allah’ın bildiği ve müminlerin olacaklar konusuna kesin bilgiye sahip olmadıkları ifade edilir. Çünkü kıyamet gibi bir kavramı insanın sınırlı olan mantık ölçüleri kaldıramaz. Bu hususta ne bilgisi ne öngörüsü yeterlidir. Ancak müminler ahiret konusunda Kuran-ı Kerim’deki beyanları esas alıp kesin bir biçimde iman ederler.

Bu manada kıyamet, “gayb alemi” olarak isimlendirilse de Kuran’ın beyanları doğrultusunda müminler bu gayb alemine “gerçek yaşam” gözüyle bakarlar ve koşulsuz şartsız bir imanla ahiret gününün geleceğine inanırlar. Zaten Kuran’da Kıyamet suresi adında bir surenin olması ve bu surenin ilk ayetinde kıyamet üzerine yemin edilmesi de bu inancın temellerini göstermesi bakımından önemlidir:

“Kıyamet gününe yemin ederim.” (Kıyamet-1)

Ahiret hayatı ve kıyamet günü

Dünya hayatının sona erip ahiret yaşamının başlayacağı vakte kıyamet günü denir.

Bu günde İsrafil “sur” denilen alete üfleyecek ve herkes can verecektir. İsrafil’in sura ikinci üfleyişinde ise herkes yeniden dirilecektir:

“Şüphesiz hüküm ve ayırma günü belirlenmiş bir vakittir. Bu, sûra üfürüleceği gün gerçekleşir ve siz bölük bölük gelirsiniz.” (Nebe-17,18)

“Sûr’a üflenir ve Allah’ın dilediği kimseler dışında göklerdeki herkes ve yerdeki herkes ölür. Sonra ona bir daha üflenir, bir de bakarsın onlar kalkmış bekliyorlar.” ( Zümer-68)

Ahiret hayatının başlangıcı olan kıyamet gününde neler yaşanacaktır?

Kıyamet gününde neler olacağına dair çok fazla beyanat verilmiştir. Ancak bu beyanların bir kısmı maalesef hurafelerden ibarettir. Bu hususta sadece Kuran’ın bu günle ilgili açıklamalarına itibar etmek gerekmektedir.

Kuran-ı Kerim’de kıyamet günü ile ilgili şunlar buyrulmuştur:

“O gün yer, başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürülür ve insanlar bir ve kahhar (her şeyin üzerinde yegâne hakim) olan Allah’ın huzuruna çıkarlar.” (İbrahim-48)

“Güneş, dürüldüğü zaman

Yıldızlar, bulanıp söndüğü zaman,   

Dağlar, yürütüldüğü zaman,    

Gebe develer salıverildiği zaman.    

Yaban hayatı yaşayan (irili ufaklı) tüm canlılar toplandığı zaman,   

Denizler kaynatıldığı zaman,  

Ruhlar (bedenlerle) eşleştirildiği zaman.  

Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,        

Amel defterleri açıldığı zaman,         

Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman,   

Cehennem alevlendirildiği zaman,   

Cennet yaklaştırıldığı zaman, 

Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir.” (Tekvir/1-14)

Kuran’ın beyanlarından anlaşıldığı üzere kıyamet günü “çetin bir gün”dür ve müminlerin bu güne hazır olmaları son derece büyük önem arz etmektedir.

Ahiret gününde haşr olmak ne demektir?

Ahiret günü insanlar yeniden dirilip toplanacaklardır. İşte bu toplanma anına “haşr” adı verilmektedir.

Bu toplanma gününde hak yoldan sapanların “kör, dilsiz ve sağır” olarak haşr edilecekleri buyrulmuştur:

“Allah kimi doğru yola iletirse işte o, doğru yolu bulmuştur. Kimi de saptırırsa böyleleri için O’nun dışında dostlar bulamazsın. Onları kıyamet günü körler, dilsizler ve sağırlar olarak yüzüstü haşredeceğiz. Varacakları yer cehennemdir. Cehennemin ateşi dindikçe, onlara çılgın ateşi artırırız.” (İsra-97)

Kıyamet günü insanlar yaptıklarının hesabını verecekler

Kıyamet günü insanlar toplandıklarında dünyadaki yaptıkları her şey karşılarına çıkarılacak ve yaptıkları her iyiliğin de her kötülüğün de karşılığını alacaklardır. Bu hususta sözlü beyan yerine “yazılı” bir muhasebenin yapılacağı ifade edilmiştir.

İnsanların yaptıklarını yazan meleklere “Kiramen-Katibin” adı verilir. Bu melekler insanın tüm icraatlarını eksiksiz yazarlar ve insanın “amel defteri”ni oluştururlar. İşte bu amel defterinde yazılanlara göre insanın ahiret yaşamındaki yeri belirlenecektir.

“Her insanın amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız. “Oku kitabını! Bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter” denilecektir.” (İsra/13-14)

İşte bu hesap gününde amelleri iyi olanlar kurtulacak ve yaptıkları ile kendilerine zulmedenler ise hüsrana uğrayacaklardır.

Hesap gününde kimi insanları şiddetli bir azap beklemektedir:

“Yürekleri hoplatan büyük felaket! 

Nedir o yürekleri hoplatan büyük felaket?           

Yürekleri hoplatan büyük felaketin ne olduğunu sen ne bileceksin?         

O gün insanlar, her biri bir tarafa uçuşan küçük kelebekler gibi olacaktır.          

Dağlar da atılmış renkli yünler gibi olacaktır.

İşte o vakit, kimin tartıları ağır gelmişse,  

Artık o, hoşnut olacağı bir hayat içinde olacaktır.          

Ama kimin de tartıları hafif gelirse, 

İşte onun anası (varacağı yer) Hâviye’dir.  

Sen Hâviye’nin ne olduğunu ne bileceksin?         

O, kızgın bir ateştir.” (Karia/1-11)

Bu elem verici sonucu hiç şüphesiz ki kişinin bizzat kendisi hak etmiştir. Zira kişi sadece işlediği hayırlar ile günahların karşılığını almıştır. Allah Adil, Azim ve Kadir olandır. O kimseye zulmetmez, sadece insanlar kendilerine zulmederler.

“Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükafatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onun cezasını görecektir.” (Zilzal/7-8)

Ahiret inancına sahip olmak pek çok hayrı beraberinde getirir

Ahiret inancına sahip olmanın pek çok fazilete kapı araladığı bilinmelidir. Dünya hayatının gelip geçici olduğunu, buna karşın ahiret yaşamının sürekli olduğunu bilmek müminlere şunları kazandırmaktadır:

  • Ahiret inancı dünya hayatını düzene sokar, insanları kötülükten ve her türlü fitneden uzak tutar.
  • Kişinin kendisini kontrol etmesini sağlar. Ahrete inanan bir insan nefsinin heva ve heveslerine kapılmaz.
  • Yeni bir yaşamın varlığı kişinin bu dünyada da devamlı yenilik yapmasına vesile olur. Zira bu dünya ile sınırlı kalmayan birey daha umutlu ve daha üretken olur.
  • Her iyiliğin de her kötülüğün de bir karşılığı olduğunu bilen insan daha sorumlu davranır.
  • Ahiret yaşamının varlığı kişiyi ruhsal yönden güçlü kılar. Kişi psikolojik sıkıntılara kapılmaz. Kaza ve kadere iman eden mümin, sorunlar karşısında kendisinde dayanma gücü bulur.

Sıralanan bu maddelerin yanı sıra ahiret inancı müminlerin daha iyi insanlar olarak yaşamasına vesile olur. Ahirete iman eden kişi dünya zevklerinin peşinden koşmaz ve sorumluluklarını bilen bir mümin olarak hayatını sürdürmeye gayret eder.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir